Mehmet Akif AKKUS

2015 YLSY Bilgilendirme Toplantısı Özet, Değerlendirme, Tespitler

06 Nov 2015

Merhaba sevgili bursiyerler veya bursiyer adayları,

Farklı bir YLSY yazısı ile karşınızdayım. Sözlü mülakat ile alakalı bir yazımı yine kendi blogum üzerinden paylaşmıştım hatırlarsanız. 28 Ekim Çarşamba günü MEB YLSY ofisi yetkilileri bir toplantı düzenledi. Her ne kadar birbirini tekrar eden gereksiz sorular olsa da toplantının sonuna kadar dinleyip çok değerli bilgiler de edindim diyebilirim.

Harun Karcı ve Semih Aktekin beyfendiler sabırla yaklaşık 4 saat boyunca bir kısmı hakkaten gereksiz, tekrarlı sorulara usanmadan sabırla cevap verdiler. Kendilerine bu anlamda teşekkür ediyorum.

Toplantıyı süzüp özetlemek gerekirse, bir kaç madde halinde:

  1. Son 10 senede büyük bir çoğunluğu olmak üzere, 1929 yılından beri çok sayıda insan bu bursla yurtdışında okumuş ve şu an rektörlük, rektör danışmanlığı gibi yüksek seviyeli görevler de dahil olmak üzere bir çok saygın insan üretmiş bu program. Orta ve düşük gelirli vatandaş olarak bizlerin yurtdışı eğitimi alması için biçilmiş kaftan.
  2. MEB kesinlikle aldığı kararları öğrenci lehinde almakta. Kolay kolay kimseyi tazminat ödeyecek duruma getirmek istememekte. Anladığım kadarıyla zorla kaşınmadığımız ve programı suistimal etmediğimiz sürece iyi niyetliler. Toplantıda bu yönde örnekler verildi. Örneğin, eşlerin dönüşte aynı üniversitede yer alabilmeleri kolaylığı, yurtdışına aynı ya da yakın üniversiteye normalde listede olmamasına rağmen gidilebilmesi, dönünce YÖK’ün bursiyer adına kadro açması gibi.
  3. MEB öğrenciden ciddiyet istiyor. Bu işe gerçekten gönül vermiş, akademik kariyer yapmak konusunda kararlılık ve hatta gözü karartmışlık gerekiyor. Ya hele bi gidelim, bi bakalım olmazsa geri döneriz gibi küçük bir kararsızlık bu burs programında affedilecek cinsten değil. Zaten baktığımızda araştırmanın ne demek olduğunu bilen az çok yüksek lisans yapmış kişilerin programda epeyce var olduğunu görebiliyoruz.
  4. En üst seviyeli üniversitelerde eğitim alınması amaçlanıyor. Dünya sıralaması ilk 500 üniversite olması için ısrar ediliyor. Hatta bir ara ilk 100, ilk 10 olsun denildi. Kişi başı verilen yüzbinlerce dolar olunca, böyle bir istek normal doğrusu. Not: Bu arada gidilen üniversitenin ilk 500 de yer almaması durumunda o ülkede en iyiler arasında olması da diğer bir opsiyon.
  5. Bir çok konuda esneklik, kolaylık var: Örneğin 1) tarihler çok esnek, dil puanınız varsa ve kabul aldıysanız hemen ilk kafile ile yurtdışına çıkabilirsiniz (soruya bir kaç parmak kalkmıştı). 2) Dil kursuna illa ki MEB organize ettiği programa katılmak zorunda değilsiniz, kendi imkanlarınızla istediğiniz yerde azami süreler içinde puanınızı elde edebilirsiniz. 3) Yeriştirebileceğinizi düşünüyorsanız yüksek lisans tez aşamasında iken yüksek lisansı bitirmiş gibi direk doktoraya başvurabilirsiniz. 4) Programdan hangi aşamada ayrılırsanız o zamana kadar aldığınız reel bursları ödemekle yükümlüsünüz, senetteki değil, 5) Kadrolar YÖK tarafından garantili, döndüğünüzde adınıza kadro açılıyor, böylece kısa bir süre içinde kadronuza atanıyorsunuz.
  6. Bazı yasaklar da var elbette: 1) Üniversite adına gidiyorsanız mutlaka doktorayı bitirin dönmelisiniz. 2) Haber vermeden gittiğiniz ülkeden ayrılamazsınız. Belli bir süreden fazla Türkiye’de kalınca örneğin burslar yurtiçi bursu olarak güncelleniyor.

Program şu tarz kişiler için uygun değil:

  1. Yurtdışına gitmeyi “cool” 🙂 gören, “biraz da oraları bir görelim, boş zamanlarımızda gezeriz farklılık olur” şeklinde düşünenler (elbette gezilir görülür ama, hiç zaman bulamayan arkadaşlarım var),
  2. Kitap okumayı, bir şeyler karalayıp yazmayı hayat tarzı olarak benimseyememiş, “doktora bu bi şekilde hallederiz, yapılır” şeklinde doktorayı gören,
  3. Mesai saati dışında da çalışmayı kabullenemeyen,akademisyenliği sadece geçim sağlayacak bir iş olarak gören,

kişiler maalesef bu programda keyif alamayan, zorla azami sürede eğitimini tamamlayan ve zorunlu hizmetini de istemeye istemeye yapan kişilere dönüşüyor. Toplantıyı düzenleyen hocalarımın ve az çok akademik kariyerinde 4 seneyi geride bırakmış biri olarak benim görüşüm bu şekilde. (Yarıda bırakıp gelen arkadaşım var)

İnsanın kendisini iyi tanıması, ayrıca iyi bir gözlemci olması gerekli sanırım. Çünkü çalışacağınız hocayı, hassas yanlarını, önemsediği şeyleri de göz önünde bulundurmak gerekiyor. Hele muhatabınız sizinle aynı dili konuşmayan biriyse. (Bu arada yüksek lisans mezunu, doktora ortasında birisiyim, yabancı insanlarla da çalıştım).

Niyetim umut kırmak, can sıkmak değil, inanıyorsanız başarırsınız.

Toplantı ile alakalı bir kaç şeyden söz etmek gerekirse:

Toplantıyı düzenleyen özverili kişilere ve yazımı okuma zahmetinde teşekkür ediyorum. Yanlış yazdıysam lütfen beni uyarın ve affedin. Esen kalın! Mehmet Akif AKKUŞ

—————————

Toplantı ses kaydı: download (Bahadır Can Gündüz)

Toplantıda paylaşılan MEB uzman yardımcılarına ait mail adresleri: (Tanyel Baykut)

  1. İngiltere (Üniversite ve kamu kurumları adına gidecek bursiyerler için) Taner KUZUCU Milli Eğitim Uzman Yardımcısı tkuzucu@meb.gov.tr
  2. Ülke/Bölge Çalışmaları Ferhat KARATAŞ Milli Eğitim Uzman Yardımcısı fkaratas@meb.gov.tr
  3. A.B.D. (Ülke/Bölge Çalışmaları ve MEB adına gidecek bursiyerler hariç) Hüseyin AKSU Milli Eğitim Uzman Yardımcısı aksuh@meb.gov.tr
  4. Diğer Ülkeler (Ülke/Bölge Çalışmaları ve MEB adına gidecek bursiyerler hariç) Koray SUBAŞI Milli Eğitim Uzman Yardımcısı koraysubası@meb.gov.tr
  5. Yalnızca MEB adına gidecek kişiler için (Tüm ülkeler) Mehmet Zaki APAYDIN Milli Eğitim Uzman Yardımcısı mzapaydın@meb.gov.tr